30 Aralık 2011 Cuma

merhabalar ben muzaffer. tanışalım, ben bir şizofrenim ve an itibarıyla bu blogu hacklemiş bulunmaktayım. bir şizofrenim demek gramere uymuyor. hemen takıldın olm detaya sen de. bir şizofrenlerim. evet. kaç kişiyiz bazen sayamıyorum bile. hem çokuz, hem tekiz, hem yokuz. dışarısı ve dışarıya ne kadar çokken, içeride ne kadar teksiniz ve yoksunuz ahaha. olm valla bence tanrı yoktan var eden olamaz, yoktan varolanın kendisinden başkası olamaz o. bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde pireler tellal iken durun, lafı bir yere getircem sandınız ama durun, o yerin tam içindeyiz.

13 Aralık 2011 Salı

sessizlik üzerine yazmak gibi bütün yazmalar. keşke bir müzik enstrümanı çalsam. hadi bir şey çalsak, bir ses yaratsak, bir ahenk indirsek gökyüzünden, bir armoni yüklesek varoluşun sırtına, şanımız inse sözlerden, olsan ya bir kerecik olsa, olana bitene ole çeksen ya... neyse susalım.
yazmayı susarak yapabildiğim için seviyorum.

ol.

8 Aralık 2011 Perşembe

yine o yalnız, tek tanrılı gecelerden. kopamamış bi türlü gündüzünden, geceyim diye geçiniyor. gedikleri örtmekten aciz, herşey ayyuka. birkaç gece birleşseler anca söner bu aydınlık. o derece aydım, o derece aydınım, aydınsın, aydınlar. birkaç tekil çoğulu kenara ittik ama, tekilim hemen çoğalıyor ben napsın.

6 Aralık 2011 Salı

tamam. şimdi. sanırım şöyle bişey oluyor. tüketim ivmesi arttıkça, sıkıntı azalıyor.
tüketmediğin zaman, sıkılıyorsun.
laf tüketiyorsun, insan tüketiyorsun, yemek, film, müzik, geri dönüşümlü happy meal kutusu, ligtivide haftanın derbisi, zaradayüzdeelliindirimvar, izlepaylaş payla şizle, adamnebüyüklafetmişyaaa, bir yerden bir yere gitmek için al bileti, kağıt da, ağaç da cebinde her seferinde seninle gelsin, buradan ankaraya kaç gidiş gelişimde bir ağaç eksiliyor acaba, kaç saatimi tüketiyorum yollarda, kaçı entropiye heba kaçı empatiye, platonun son kitabını okudun mu yine yıkmış ortalığı, evet ama sonunu beğenmedim, bence senaryosu kötü, hele nakaratı, o nası sözler öyle, ajdarmühendismişbiliyormuydun...

tek düşman sıkıntı, tek çare tüketmek. düm teka düm tek, tük meka tük mek.
.
.
.
sıkılana kadar devam, tüketmedik şey kalmasın, sonra üzülürüm darılırım, rezil oluruz elaleme...

4 Aralık 2011 Pazar

her yerde sirenler, alarmlar, ziller ama ben duymuyorum. ey yangını uçurtmaya dönüşenler, sizden mi uğulduyor bu sessizlik !

2 Aralık 2011 Cuma

bugünden sorumuz: hayatta acziyete yer var mı?

beni hiçbir yere götürmeyen bir gemi var masamın kıyısında. yanındaysa boş bir boşluk. bu gece de böyle işte, yalnızlığın yarattığı yapayalnızlığı yaşıyoruz durmadan. yapa yapayalnızlık belki, kim bilir, öyle ya, sonsuza değin. bazan yapa yapa artık yapamadığımız şeyler de var mıdır acaba? yoksa her şeyi bir kenara bırakıp, bu yaştan sonra büyük ünlü uyumuna mı uysam, büyüğümüzdür en azından ona mı uysam mesela.. sonra da misal vere vere yine düşsem, yine yenilsem aynı tuzağa. hayatta acziyete yer var, olmazsa da biz açarız, ne de olsa biz, kimolursanolgellerdeniz. bak ellerim deniz oldu şimdi de. şimdi de çok peynirli bir kraker. hayatta acziyete elbette ki yer var, o kadar var ki, bir hiç olmanın dayanılmaz kudretini hissettirecek kadar.