4 Kasım 2011 Cuma

on yedi yaşındaki kız kardeşim sormaya yelteniyor, abicim senin egon neden bu kadar büyük? karıştırdığın bir şey var diyorum ona. sen kendini sevmekle kendini beğenmişliği karıştırıyorsun, önce bunun üzerine bir düşün bence. evet, çok didaktik bir abiyimdir, iyi taktik verir, iyi maç yönetirdim vesselam. kavgasız, gürültüsüz... aile fertleri arası oynadığımız geleneksel halı saha şenliklerinde de öyleydi, belki oynarken pek parlamıyordum, (evin huzurunu har vurup harman savuruyorduk o zaman, salondaki o halı nasıl kaldırmıştır bunca lafın yükünü hala aklım almaz), oysa saha dışındaki performansım parmak ısırtıyordu. tüm avrupa aileleri peşimdeydi, ve bonservisimin elimde olması bile yetmiyordu. insanın doğduğu, geliştiği takımla o düşünmese bile, bir bağ, hep vardır işte. 
misal, bağ vardır bahçeye varır.. dağa çıkıp sağa döner salağa yatıp sokağa girer, şaşkınlık bu her zaman hep böyle olur. neyse işte beni anladı mı üzerine düşünecek mi bilmiyorum. kendi payıma, yine egomun o kimi zaman bedenimi yersiz yere ele geçirmelerini çok terbiyesiz, çok düşüncesiz buluyorum. ben ona bütün siz'leri yakıştırırken siz merak etmeyin.. biraz sizli bizli olmak lazım. ego dediğin yüz verdiğin an cıvıyan bir yaratık. şükür ki egolarımızdan akıllıyız da bunları dile getirebiliyoruz. namaste !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder